0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Fransa, siyasal tarihinde önemli bir dönemeçten geçti. Başbakan François Bayrou liderliğindeki hükümet, mecliste yapılan güven oylamasını kaybederek düştü. Bu gelişme, Beşinci Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana parlamentoda hükümetin düşürülmesine neden olan ilk güven oylaması olarak tarihe geçti.

Oylamada 364 milletvekili hükümetin aleyhine oy kullanırken, yalnızca 194 milletvekili destek verdi. Bu sonuç, Bayrou’nun başbakanlık görevinde dokuzuncu ayını doldurmadan hükümetinin düşmesi anlamına geldi. Parlamento salonunda yaşanan bu tablo, ülkede siyasi istikrarsızlığın ne kadar derinleştiğini gözler önüne serdi.

Bayrou’nun sunduğu kemer sıkma politikaları, kamuoyunda ve meclis içinde büyük tepkilere yol açmıştı. Özellikle kamu harcamalarında yapılması planlanan milyarlarca euroluk kesintiler, bazı sosyal hakların daraltılması ve tatillerin iptali gibi düzenlemeler, hem muhalefet hem de iktidar kanadında ciddi rahatsızlık yarattı. Hükümetin ekonomiyi toparlamak için açıkladığı bu sert önlemler, halk arasında da büyük protestolarla karşılandı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un önünde şimdi kritik bir görev bulunuyor. Yeni başbakanın atanması sürecinde meclis içindeki dengeler belirleyici olacak. Ancak sağ ve sol partilerin derin kutuplaşması, uzlaşma ihtimalini zayıflatıyor. 2026 bütçesinin hazırlanması yaklaşırken, ülkenin siyasi belirsizlik içinde kalması hem ekonomi hem de toplum için riskleri artırıyor.

Ekonomik açıdan bakıldığında tablo daha da kritik hale geliyor. Fransa’nın kamu borcu, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 114’üne ulaşmış durumda. Artan borçlanma maliyetleri, uluslararası piyasaların da güvenini sarsıyor. Bu nedenle yeni kurulacak hükümetin, sadece siyasi istikrarı sağlamakla kalmayıp aynı zamanda ekonomik güveni de yeniden tesis etmesi gerekiyor.

Fransa’da hükümetin düşmesi, hem Avrupa siyaseti hem de küresel ekonomi açısından dikkatle izleniyor. Ülkedeki gelişmeler, Avrupa Birliği içindeki dengeleri de doğrudan etkileyecek nitelikte. Bu tarihi olay, Fransa’nın geleceğinde yeni bir dönemin kapılarını aralayabilir.