DÜNYANIN EN MAZLUM HALKI FİLİSTİNLİLER
10 okunma

DÜNYANIN EN MAZLUM HALKI FİLİSTİNLİLER

ABONE OL
Ekim 18, 2024 13:12
DÜNYANIN EN MAZLUM HALKI FİLİSTİNLİLER
0

BEĞENDİM

ABONE OL

AKTİVİST GAZETECİ SEYHAN SOYLU FİLİSTİN BÜYÜKELÇİSİ FAED MUSTAFA İLE YAPTIĞI RÖPORTAJIN DETAYLARI!

SEYHAN SOYLU: Şu anda benim ve dünya için çok hassas ve önemli olan bir yerdeyiz. Ortadoğu’da şu anda kan ve gözyaşı varken bize çok hassas bir yerdeyiz. Bir nevi o topraklardayız. Yani Filistin Büyükelçiliğindeyiz. Sayın büyükelçi FAED MUSTAFA ile güzel bir sohbet yapacağız… Bizi ağırladığınız için teşekkür ederiz.

FAED MUSTAFA: Geldiğiniz için teşekkür ederim. Sizin aracılığınızla tüm Türkiye’ye selamımı ve saygılarımı sunuyorum.

SEYHAN SOYLU: Teşekkür ederiz. Türkiye de sizlerle tek yürek.

Sayın büyükelçi hamasın yaptığı bu olay planlanmış mıydı veya biliniyor muydu?

 

FAED MUSTAFA: Türkiye’nin duruşunu ve Filistin davasına desteğini her zaman takdir ediyoruz. Biliyorsunuz ki Filistin Davası uzun bir tarihe dayanıyor ve 75 yıldır biz davamızın peşindeyiz… Batılı ülkeler bütün durumu 7 Ekimde başladığını söylüyor ama durum çok farklı. Hamas’ın yaptığı bir tepki, karşılık vermektir. Bizi 75 yıldır baskıda altında tutuyorlar.

SEYHAN SOYLU: Filistin için 1947 yılında birleşmiş milletlerin vermiş olduğu 15 Mayıs kararlarından daha büyük ses getiremez miydiniz?

FAED MUSTAFA: 1948 yılında Filistin büyük bir “nekbe”ye (felakete) maruz kaldı ve halkın yarısını hicret etmeye mahkûm ettiler. Birleşmiş milletler 1947 yılında aldıkları kararda “Filistin’i ikiye bölelim orada hem İsrail hem de Filistin olsun” dediler.

SS: 15 Mayısta o tarihlerde İngilizler ülkeyi terk etti.

FM: O zamanlarda İngilizler çekildikten sonra İsrail çeteleri %80 araziyi ele geçirdiler. Ama Birleşmiş Milletlerin kararına göre % 56 verdiler.

SS: %56 Filistin’in %46 İsrail’indi ne oldu da dengeler bozuldu? %13-14’lere düştü bu oran.

FM: 1947 yılında Yahudiler %30’lardaydı. Onlara verdikleri ölçü %56 oldu. %70 oranında Filistin halkı vardı ve %44-46 ölçü verdiler. Bu bölünmede hiç adalet yoktu. İsrail, haklı bu bölünmeyi göz ardı etti ve daha iyi yerlere sahip oldu. Filistin’in halkının yerlerini aldılar. Uluslararası toplum o tarihlerde ancak doğum belgesini verdirebildi. Geri kalan kararları uygulamadılar. Çok karar çıkardılar ama İsrail hiç birini uygulamadı.

SS: 1920’lerde %5 Yahudi nüfusu varken nasıl oldu? Yani o tarihlerde 25 bin Yahudi varmış. İsrail’in hep o topraklarda devlet kurma hayali vardı. 2. Dünya Savaşından sonra Yahudi nufusu 350 – 400 binleri buldu. Aslında bu dünyayı yönetenlerin planı mıydı?

FM: Dediğinize yüzde yüz katılıyorum. 19. yy sonlarında 20.yy başlarında tüm devletlerin destek çıkmaları, bu konuda bir fikir olmaları, Siyonistlere destek olmaları, hep Yahudi devleti kurmak içindi.  Bizim trajedimiz 1. Dünya savaşı başladığında, Osmanlı devletinin son askeri buradan çıktığında başladı. Bundan önce, 400 yıl boyunca biz Osmanlılarla kardeşçe, düzenli ve istikrarlı bir şekilde yaşadık. 1917 de Balfour Deklarasyonunda, Yahudilere devlet kurma sözü verdiklerinde; bizim trajedimiz başladı. O tarihlerde %3 Yahudi vardı.

SS: Rockefeller’a taahhüt verdiler.

FM: İngilizler geldiklerinde İsrail devletini kurmaları için Yahudilere destek verdiler.

SS: Yahudilere finans kaynağı sağlayan dünyayı yönetenler Tiranlar, Yahudilere, Rothschildler, Rockefeller Aileleri “bu topraklar size verilecek!” diye o zamanlarda sözler verilmiş.

FM: Evet, maliye açısından destek vermek istediler. Örneğin; Osmanlı padişahı Abdülhamit’e Filistin için para teklifi yaptılar ama Abdülhamit bunu kesinlikle kabul etmedi.

SS: Bazı tarihçiler, o tarihte Filistinlilerin özellikle Filistin muhtarları, İngilizlerle iş birliği yaparak toprakları Yahudilere sattıklarıyla ilgili yazı yazıyorlar. Bu doğru mu?

FM: Bu bilgi yanlıştır. Bunu her zaman, her bir süre zarfında ortaya çıkartıyorlar. Böyle sözlerle Filistin halkı 1917den beri böyle oyunlara geliyor. Filistin halkı, ülkeler arasında en çok yerlerini seven ve sahip çıkanlar arasındadır. O tarihlerde bu yerleri almak için projelerini yapmak için yasa dışı evrak düzenlediler.

SS:  Bir nevi Yahudi propagandası mı?

FM: Kanıt olarak 1948 de İsrail devleti kurulunca, %94 Müslümanların ve Filistinlilerindi… %6 Yahudilerindi. İngilizlerin destekleriyle ve yaptıkları yasa dışı işlerle sahip oldular.

SS: Filistinliler büyük topraklarını satmadılar mı? Türkiye’de ve dünyada şöyle bir algı var. “Filistinliler bu toprakları Yahudilere sattı ve satmış oldukları bu toprakları şimdi niye talep ediyorlar?”

FM: Tarihi bir yanlış, hakikatle hiçbir ilgisi yok ve yalandır. Bizim bütün ümidimiz bu yanlış bilgiyi ortadan kaldırmak. Birçok çalışmamız vardır; Türkiye’de ve birçok ülke de bunu iptal etti. Bu yoktur diye. Aynı zamanda bazı aileler ve bazı Filistinli olmayan şahısların arazileri vardır. Biliyorsunuz ki eskilerde, zamanında pek çok arazi, “açık arazi, milli arazi ve siyaset yoktu. Bu insanlar zamanında buralara gelip, adlarına yerler yapabiliyordu. Nasıl şimdi Türkiye’de bir yabancı yer satın alıyor. Biri yerini satarsa, bunun için  “Türkiye yerini sattı” diyebilir miyiz?

SS: Sayın büyükelçi, dünyanın her yerinde hainler var. Filistin’de tapu dairesi başkaları veyahut belediye başkanları vs. toprakların %96 olduğu yıllarda kendi kişisel menfaatleri için devlete ait arazileri başkalarına satış yapmış olabilirler mi?

FM: Filistin halkına bu yerler atalarımızdan bize emanettir. Bizler sahip çıkıyoruz, bu şekilde bırakamayız. Ve hiçbir şerh olmayacak. Birçok şey destek veriyor, kendisi ve vatanı için savunuyor. Filistin halkı da dünyada olan normal halklar gibidir. Aynı zamanda bütün dünyada, her yerde kötü insanlar bulunur.

SS: Sayın büyükelçi; Ortadoğu’nun en önemi ülkesi Türkiye. Ve Sayın Abbas’ı temsilen en önemli makamdan, birinci ağızdan Türkiye Ankara büyükelçisinin ağzından duymak istiyorum. Çünkü bazı Yahudi propagandaları da Türkiye ile Filistin’in arasını açmak istiyorlar. Ve Filistin’in Türkiye’de kamuoyu oluşturmasını istemiyorlar. Bazı algı operasyonlarıyla iki halkı temel bağlardan koparmak istiyorlar. Destek vermelerini istemiyorlar. Türkiye çok büyük bir ülke; Filistin halkına Türk halkı tamamen destek verirse jeopolitik olarak bir değişim olacak. İkinci algıyı kabul ederse soracağım; Filistin bayrağındaki renkleri bana söyler misiniz? Neden? Neleri temsil ediyor? Filistin bayrağındaki kırmızı renk Osmanlı kanını temsil ediyor; bizi oradan attılar diye bir Yahudi propagandası var. Bu soruyu sorduğum için kusura bakmayın.

FM: İsrail hiç durmuyor Türk halkı ve Filistin halkının arasına nifak sokmak istiyor. Aynı zamanda Türkiye ile İslam birliğinde, Arap ülkelerinin de arasına nifak sokmak istiyorlar. Unutmayalım ki İsrail’i emperyalist devletler istedi ve kurdu ve onlara bir görev verdiler. Bunların en önemlisi İslam bölgesinde Ortadoğu’da bu bölgede birlik ve beraberlik olmamasını sağlamak. Bunların tek hedefi bölgeye şiddet uygulamak ve huzuru bozmak. Osmanlılar Filistin’den çekildikten sonra İngilizler gelip bütün Yahudileri oraya hicret ettirmek için destek verdi. Biz Filistinliler bir el olup kendi yerimizi memleketimizi almak için çabalamaya başladık. Bazılarının iddia ettiği gibi olmayacak şekilde tek bayrak ve tek devlet, sabit bir devlet kurmak istedik.

SS: Bu renkler bir şeyi temsil ediyor mu?

FM:  Evet. Siyah; olan yer ve yerin önemini; vatanı. Yeşil; kalkınma, teknoloji ve gelişimi. Beyaz; niyetimizi, barışımızı ve huzurumuzu. Kırmızı; Türkiye bayrağındaki olduğu gibi bu yer bu vatan için kanımızı dökeriz.

SS: Dünyada yaklaşık 1,5 milyar Müslüman var, 60 dan fazla Müslüman ülke var, Müslümanların yoğunlukta olduğu ülkeler var. İstediğiniz desteği alabiliyor musunuz?

FM: Filistin davası bütün Araplar ve Müslümanlar için esas olan davadır. Filistin davası zamanla bütün dünyanın davası oldu. Eğer soruyorsanız bütün Araplar ve Müslümanlar üzerine düşeni yapıyorlar mı Filistin’i kurtarmak için; size HAYIR cevabını vereceğim. Müslüman ve Arap ülkelerin kendince birçok konuları vardır, onları bastırıp bize daha fazla destek verebilirler.

SS: Filistin için birçok güç varken; aynı şeyler onlarında başına gelebilir. “Yasemin Baharı”nda bunları gördük.

FM: Arap ülkelerinde, Müslüman ülkelerinde tek kelime ile birlik yok. Bizler Tek el tek yürek veya daha güçlü olsaydık; 75 yıl boyunca biz bunu çekmezdik. Bize destek olmaları lazım; çünkü konumuz bir tek Filistin değil, hedefleri olarak Filistin dışını da kapsıyor.

SS: Mescid-i aksa hepimizin. Kudüs bütün Müslümanlar için çok önemli. Bugün Kudüs’ü alanlar gelecek yıllarda Hz. Muhammedîn Kâbe’sini almaya çalışır.

 

FM: Daha güçlü destek çıkmaları lazım. Biz sadece Filistin’i, Kudüs’ü savunmuyoruz, biz bütün Müslümanların değeri olan Müslümanların yerlerini de savunuyoruz. Siyonistlerin hedefleri büyük. Dedikleri şu Fırat’tan Nil’e kadar bizim vatanımız; demek ki boş değil; demek ki hedefleri büyük. Hedeflerine, gelişmelerine engel olan bizim dik duruşumuz ki yayılamadılar bütün bölgeye. Bizim bölgeyi ele alırlarsa, bize hükmederlerse o zaman başlarlar Fırat’tan Nil’e kadar genişleyip bölgeyi hükümleri altına almaya. Onun için bize destek olmaları lazım; biz yıkılırsak, biz kırılırsak projeleri başlar ve Fırat’tan Nil’e kadar ele geçirirler.

SS: Suudi Arabistan’da 130 km uzunluğunda bir şehir kuracaklar. Bu şehrin adını da Neom şehri koyacaklar. 130 km uzunluğunda 10 milyon insanın yaşayacağı; dünyanın en büyük teknolojisinin ve hiçbir dinin olmayacağı bir şehir kuracaklar. Ve 1 trilyon dolara maliyeti var deniyor. Bırakın Filistin’i Yahudiler İsrail Suudi Arabistan topraklarını şuanda ele geçirmeye başlamışlar. Biliyor muydunuz bu şehri? 10 milyon insan yaşayacak. İsrail’in ikinci planı da şu bütün Filistinlileri Sina yarımadası ucundaki Şarm El-şeyh ve aşağılarını bir ülke olarak. Sina yarımadasının ucunu ortadan bölelim ve Filistin yapalım, bunun için 500 milyar dolar para yatırıp şehirler kuralım, 500 milyar dolar Filistin’e verelim yeni devletlerini kursunlar ve kan dursun düşüncesi var.

FM: Bizler çok iyi biliyoruz ki İsrail’in hedefi ve amacı nedir? Projelerinin üstündeki en büyük engel Filistin’dir.  1948 yılında İsrail savaşı başlayınca 500 köy ve beldeyi imha ettiler. Filistinlilerin yarısı başka ülkelere mülteci gittiler. İlk 3-5 yıl boyunca her yerden Yahudileri getirdiler ve yerleştirdiler. Bütün bunlara rağmen demografik olarak biz Filistinliler belki de sayı olarak onlardan fazlaydık. Bizler şimdi Batı Şeria, İsrail’in için, Gazze olmak üzere %50,5den fazlayız. Yahudi sayısı %49,5dur. Zaman geçtikçe 10-15 seneye bizim sayımız daha da çok olacaktır. Şimdi ne düşünüyorlar; savaşla Gazze’yi dağıtmak;  Gazze’deki insanları Gazze’den Sina’ya tehcir ettirmek. 2 milyon 200 bin Filistinli Gazze’de yaşıyor. Bunların 1 milyonunu hicret ettirmeye çalışıyorlarsa demografik olarak dengeyi yapmaya çalışıyorlardır. Aynı projeyi Batı Şeria içinde planlıyorlar. Oradaki insanları Ürdün’e veya başka şehirlere göndermek istiyorlar.

SS: Batı Şeria’da ne kadar Filistinli var?

FM: 3,5 milyon.

SS: 5,5 milyon Filistinli topraklarında yaşıyor. Ne kadar Filistinli topraklarında göç etmek zorunda kaldı?

FM: Bu durumdayken kimse göç etmedi.

SS: Dünyada kaç milyon Filistinli var? 8,5-9 milyon mu?

FM: 14 milyon Filistinli var. 7,5 milyon Filistin’in içinde, 3,5 milyon Batı Şeria’da, 2,2 milyon Gazze’de, 2 milyon İsrail’in içinde yaşıyor.

SS: Avrupa’da, dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan.

FM: Geri kalanlar mülteci olarak başka ülkelerde yaşıyor.

SS: Birde Ürdün’de yaşayan Filistinliler var.

FM: Birçoğu Ürdün’de yaşıyor. 1948 yılında İsrail’de kaldı, 1 milyondu şimdi 7 milyon oldular. İsrail projesidir ve bizler bunun farkındayız. Ve bunun için hiçbir yere gitmiyoruz. Hiçbir zaman İsrail’in projesi olmayacak.

SS: İsrail’de de büyük tepkiler var. Filistin’e neden saldırıyoruz? Bu topraklar bize çok fazla niye saldırıyoruz? Birçok insan İsrail’de “çocuklarımız ölmesin Filistin’e saldırmak istemiyoruz” diye anneler yürüyüş yapıyor. İsrail’de de tepki var ve zulüm yaptıklarının farkındalar.

FM: İsrail’de de faklı partiler, farklı insanlar, farklı düşünceden toplumlar var. Orta veya sağcı partiler huzurlu ve savaş olmayan şekilde yaşamaya çalışan insanlar var. Ama son 15 yılda bazı parti başkanları Netanyahu gibi benzer sağcı ve ırkçılar ortaya çıkınca fikirler değişmeye başladı. 1990 larda İzak Rabin diye bir başbakanları vardı; Yaser Arafat’la anlaşma yaptılar ve siyasi bir çözüm bulmak için. 1995 yılında İsrailli çeteler bu başbakanı öldürdü. Ve o günden sonra onlar geldi başa, Filistin halkının haklarını vermiyorlar ve göz yumuyorlar. Oslo anlaşması olmaması için ellerinden geleni yapıyorlar ki, Filistin haklarını alamasın. İsrail’de de yazarlar, iyiyi gören insanlar da bölgede savaş olmasın huzur olsun barış olsun istiyor. Ama siyasi olarak dinlemiyorlar.

SS: Sayın büyükelçi bir konuda Filistin’i eleştiriyorum. Neden eleştiriyorum çünkü bir avuç Musevi’ye 1,5 milyar Müslüman doğru bir planlama yapmayıp yapamayıp onları durduramadığına, Filistin’i yeteri kadar dünya kamuoyuna girift hale gelmemesini eleştiriyorum. Bir avuç Musevi insanları topraklarından, evlerinden etti. Buna da 1,5 milyar Müslüman sessiz kalıyor. Artık savaşmak yerine zekâyı ortaya koymak gerekiyor. İsrail’in bir gücü olduğunu düşünmüyorum. Aynı güç Filistin’de olsaydı 7 gün içinde hepsi kendilerini Akdeniz’de görürdü. Bu şartlarda bile direniyorlar.

Ben uluslararası bir PR işi yapıyorum. Mart ayında bir Afrika’da bir cumhurbaşkanı baş danışmanı oluyorum. Orada bir Dubai gibi bir şehir kurulacak, onu dünyaya tanıtımını yapacağız. Teklif onlardan geldi diplomatımız olur musunuz diye? Eğer ki şartlar da anlaşırsak imza atacağız ve 5 yıl orada olacağım.

 

Filistin benim için de çok büyük yaradır. Şunu önermek isterim ekranın önünde çünkü en önemli büyükelçi statüsünde ve Sayın Abbas’la en iyi iletişimi kurabilecek beyefendisiniz. Türkiye’den ve Müslüman ülkelerden bazısından 1000, bazısından 100, bazısından 500 bütün Müslüman ülkelerden yazarlara, aydınlara, bilim adamalarına; mesela Türkiye’den 1000 kişiye Filistin pasaportu verin. Yazarlar, bilim adamları, doktorlar, akil insanlar, özel şahsiyetlere. Onlar da Filistin’i ikinci vatanı kabul etsinler; ama gerçek pasaport, kâğıt üzerinde değil. Bu dava onları da davası olur ve bütün Müslüman ülkelerinde. Bu pasaport çok özel insanlara verilmeli. Dünyada o zaman kamuoyu oluşturulur. Bu inşaların Müslüman olması şart değil, insani duyguları taşıyan, bu savaşın bitmesini isteyen, adaletin yerine gelmesini isteyenlerden olacak. Dünyadaki 10 bin kişiye bu verilerse bir dijital değişim olur ve Filistin’in lehine sonuçlanabilir.

Ben Filistin’i gezdiğimde; Filistinli erkek çocukları İsrailli kızları çok beğeniyor. Bu savaş gerçekten durduğu zaman Filistinli erkekler 13 bin İsrailli kadınla evlenmiş olur. Şu anda 60 bin çocuk İsrail ve Filistin bağı taşıyor. Müslüman erkekler genelde evleneceği kadınları Müslüman yapıyor. Buraya yazıyorum 25-30 yıl sonra birçok İsrailli kadın Filistinli erkeklerle evlenecek, belki bu rakam 300-500 binleri bulacak. Çünkü onlar vicdanlarını rahatlatıyor.

FM: Bu düşünceleriniz için teşekkür ederim. Biliyorsunuzdur ki Filistin halkı bütün ülkeler arasında en yiğit olanıdır. Bizim üzerimize oynanan oyunlar büyük ve bütün ülkelerin eli vardır. 1948 deki hedefleri Filistin’in dağılması ve bitirmekti. Bizi Kızılderililer gibi yapmak istediler, nasıl Amerika’da şimdi bitti. Bizim halkımız için projeleri buydu. Bizlerde kalktık devrim yaptık, destek olmayanlara rağmen bütün zorluklara rağmen sesimizi duyurduk. Biz Filistin olarak hiçbir savaş kaybetmedik. İngilizler işgal ettiği zaman da biz vardık. Osmanlının bir parçasıydık ve İngilizler Osmanlı devletinden bizi aldılar.1967de İsrail Batı Şeria’yı ve Gazze’yi aldığı zaman biz hükmetmiyorduk. 6 gün içinde Batı Şeria’yı Ürdün’le ve Gazze’yi Mısır’ı da ele geçirdiler. Onun için biz Filistinliler hiçbir savaşı kaybetmedik. Biliyorsunuz ki 1967 de 6 günde Golan’ı Suriye’den ve birçok bölgeyi ele geçirdiler. Ve bugün 120 gündür hala İsrail Gazze’nin üçte birini ele geçiremedi,

SS: Belgeler orada kayıtlı olmalı. Buradan sorgulandığında çıkmalı.

FM: Bu yöntemi biz kullanıyoruz.

SS: Bunu yapmalısınız. İsrail savunma bakanı, kültür bakanı ve İsrail büyükelçisi ile röportaj yaptığımda bana dediler ki sizi İsrail vatandaşı yapalım. Anladınız mı? İnsanlar kendileri ile savaşacak insanlara yapıyor bunu. Birisi sorduğunda nerelisin Türküm ayrıca Filistin vatandaşıyım, işte bu savunma mekanizmasıdır. Demek istediğimi anladınız dimi?

FM: Size tamamen katılıyorum.

   

SS: Bunu becerirseniz örneğin Türkiye’den 1000 kişiye Filistin pasaportu verin ama gidip Hürriyet Gazetesinin önemli yazarına, Milliyet Gazetesinin önemli yazarına, CNNTürk’ün NTV’nin önemli gazetecilerine, önemli insanlara bunu verin.

Bakın yanlış anlamayın kafaları sarıklı adamlar, yeşil cübbe giymiş adamlar Filistin’i savununca bir işe yaramıyor. O sarıklılar İsrail Konsolosluğunun önüne gittikleri zaman onlar kendi reklamını yapıyor. Bunların hiç biri gidip orada savaşmaz. Ben gider savaşırım. Sayın büyükelçi numaradan onlar “Allah Ekber” reklam olsun diye öyle yapma. Akıllı ol sen git cami önünde Filistin bayrağı altında para topla, para yolla, gıda yolla, giyecek yolla, İsrail konsolosluğu önünde “Allah Ekber” diyerek böyle olmaz. Böyle ses çıkmaz; bunların hiç oraya gidip savaşmaz, yalan.

Türkiye ile İsrail arasını bozmaya çalışıyorlar. Çünkü Türkiye Tayyip Bey Filistin’le İsrail’in arasındaki en önemli köprü. Sayın Abbas’la da arası çok iyi. İyi dost. Hamasın lideri Katar’da. Tayyip Bey daha fazla ilgileniyor bu olayla. Benim reisi cumhurum diye söylemiyorum. Sizin nasıl Yaser Arafat’ınız varsa; benimde Erdoğan’ım var. Erdoğan’a aşığım. Anladınız dimi benim ne demek istediğimi?  Siz önemli insanlara belgeleri yollayın, çağırın büyükelçiliğe haftada 10 kişi Filistin pasaportunu törenle, rozetle verin. Ama posta ile yollamayın. Siz bizim için bunu yapın. İsrail yapıyor bunu ve dünyanın birçok ülkesinde yapıyor bunu yaptılar ve başardılar. Ve bu insanlar ne yapar savaş bittikten sonra gittiler Filistin’den ev alırlar, atıyorum başka ülkeden ev alırlar. Buradaki 1000 tane adam gitse Ramallah’tan; mesela benim pasaportum olsa ben daha fazla savunurum giderim. Ramallah’tan ev alırım.

Akil insanlara; 1000 tane akil insana aynı İsrail’in yapmış olduğu gibi; onları ikinci vatanı gibi davet etme gibi bir projeniz var mı?

 

FM: Biz ilk olarak halkımızın gözünü açmak ve eğitime teşvik etmek için destekliyoruz. Aynı zamanda bütün dünyadaki insanlara ve milletlere bizim davamızı sağlıcakla, bizim yanımızda duranları takdir ediyoruz. Aynı zamanda bizim değil tüm dünyanın konusu oldu ve hür insanlar bizim konumuza tebenni. Bütün bize destek çıkanlara özellikle de birçok konuda destek oluyoruz. Onlar bize destek çıktıkları için bazılarının Sayın Cumhurbaşkanımız Mahmud Abbas da rozet takıyor. Birçok ülkede bu oluyor; şahsen kendisi veya bizim elçilerimiz onlara orada takdim ediyor. Aynı zamanda fahri vatandaşlık veriyoruz. Bizim konumuzu ve olayımızı destekleyenlere resmi fahri vatandaşlık veriyoruz.

SS: Fahri vatandaşla, vatandaş arasındaki fark ne? Onlarda Filistin pasaportunu normal seyahat esnasında kullanabiliyor mu?

FM: Üçüncü olarak pasaport veriyoruz. Üç aşamada. Davamızı savunan dünyaya tanıtan bir insana pasaport veriyoruz.

SS: Bravo.

FM: Bu da yazarlar, kâtipler, önemli şahsiyetler bizlere destek çıktıkları ve Filistin konusu da bizi her zaman iletmek için.

SS: İsrail bu şekilde 30 bin kişiye pasaport vermiş.

FM: Biz Türkiye’de ve başka ülkelerde aynı devam ediyoruz, onlara yapıyoruz ve pasaport veriyoruz.

   

SS: Türkiye’den istediğiniz desteği alıyor musunuz? Cumhurbaşkanımız Erdoğan açısından söylemedim, Türk halkı açısından söyledim. Sayın cumhurbaşkanımızın Filistin konusundaki hassasiyeti belli. Türk halkından istediğiniz desteği alıyor musunuz?

FM: Türk halkı bizim kardeşimizdir. Elinden gelenin fazlasını ve her türlü desteği veriyor. Savaş başladığından beri ben büyükelçilikte her gün 3 ya da 4 heyet, parti, sivil toplum kuruluşu ağırlıyorum. Destek, dayanışma için ellerinden gelenleri yapıyorlar. Bütün partiler bize destek için buraya geldiler. Ve birçok yerden, halktan destek için arama alıyoruz. Birçok kuruluş Gazze’ye yetiştirmek için yardım topluyor. Türkiye halkı bütün şehirlerde, bütün kurumlarda hepsi destek verdi ve yiğit bir şekilde bizim yanımızda durdu. Bu desteklerini ve mazlumların yanında olduğu için unutmayacağız ve destekliyoruz. Ve sizler biliyorsunuz ki sayın cumhurbaşkanınız ve devletiniz kanlar dursun diye elinden geleni yapıyor. Gerek hükümet gerek halk destek oldukları ve savundukları için; Filistin halkı olarak çok memnunuz.

SS: Şunu sormak istiyorum. Azerbaycan’dan istediğiniz desteği alabiliyor musunuz?

FM: Azerbaycan’la kardeşiz, Müslüman devletleri arasında çok iyi siyasi ilişkilerimiz var. Şimdiye kadar yaptıklarının daha fazlasını yapabilirlerdi. Ama Azerbaycan halkı kardeşimizdir. Ortalıktaki yanlış şeylerden biri; Azerbaycan’a göre Ermenistan’a daha yakınmışız. Bu tamamen yanlış bilgidir.

SS: Bravo. Bu soruyu soracaktım.

SS: Hani bir algı daha var. Sözde Filistin; Azerbaycan Karabağ karşısında Ermenistan’ı destekledi diye bir algı yaptılar. Bunlar genelde Yahudi propagandası; iki ülkenin arasındaki bağları koparmak için.  Şimdi size direkt soruyorum sayın büyükelçi; siz Karabağ olayında Ermenistan’ı mı desteklediniz?

FM: Biz sadece Müslüman kardeşlerimiz Azerbaycanlılarla beraber durduk. İslam ülkeleriyle, Türkiye’yle Filistin’in aralarını bozmak için İsrail tarafından yapılan propagandalar. Kanıt olarak Bakü’de bizim büyükelçiliğimiz var. Diplomatik ilişkilerimiz var. Ama Ermenistan’da ne diplomatımız var ne de elçiliğimiz var.

SS: Böyle bir şey Erivan’da yok.

FM: Buda kanıtıdır.

SS: Bu tamamen İsrail propagandası.

FM: Biz mutlu olduk onları tebrik ettik ve yanlarındayız. Bunların hepsi yalan ve doğruyla alakası yoktur.

SS: Sayın büyükelçi; Türk halkına öyle enjekte ettiler ki sosyal medyadan; hatta şöyle bir şey daha var Kıbrıs’la ilgili; Kıbrıs’ın Rum kesimi ile arasındaki sorunlarla ilgili diyorlar ki; onlar Rumları desteklediler.

FM: Bu projedir. Filistin’in yoldaşları ve dostları olmasın ve Filistin yalnız kalsın istiyorlar. Kuzey Kıbrıs kardeşimizdir, Müslümanlardır. Duygularımız her zaman Müslümanlardan yanadır. Biz Filistinliler olarak kendimiz için ne mi istiyoruz? Kendimizin kabul ettiği şeyleri başkasına da kabul ettirmek istiyoruz. Biz çözüm olarak ne istiyoruz; hakkımızı istiyoruz, uluslararası kanunları uygulamak istiyoruz. Madem Biz bunları kabul ediyorsak hepimiz için aynı olsun, bu adalet. Onun için de kuzey Kıbrıs da dâhildir.  Uluslararası kanunlar haklar bütün ülkeler ve hepsi için geçerlidir. Filistin olarak biz bütün dünyanın desteğini istiyoruz ki bu zulümleri kaldırmak için. Bizim olayımız farklı. Bu dünyada savaşlar ve problemler çok fazladır. Bizler bu savaş ve problemlerde birçok yerde taraf olmak istemiyoruz.  Örneğin; Pakistan’la Hindistan arasındaki Keşmir meselesi. Biz birleşmiş milletlerde bir tarafı tutarsak bir devlet kazanırız bir devlet kaybederiz. Biz hem Hindistan’ın hem de Pakistan’ın bizimle destek çıkması; bizim tarafımıza da olsun istiyoruz.

SS: Diplomasi başka bir şey.

FM: Fasla Cezayir arasında sahra meselesi vardır; her iki ülkenin de yanımızda olmasını istiyoruz.  Biz hiçbir zaman aralarındaki problemlere davranış almıyoruz. Dostlarımız bize anlayız gösterip anlamaları lazım ve gerçek dostumuz kimdir; Filistin’le birlikte duran dostumuzdur. Filistin kiminle duruyor önemli değil. Çünkü Filistin’in bütün desteklere ihtiyacı var. Bizim muhabbetimiz 100 yıldan fazla; bazıları bizi kendi problemlerine çekmek istiyor. Bizde istiyoruz ki herkes bizi desteklesin; bizim bu travmamız bitsin.

SS: Kıbrıs cumhurbaşkanı Ersin Tatar benim iyi dostumdur. Kendisiyle Türkiye’de mesai arkadaşıydık. Kıbrıs’ın tanınırlığıyla alakalı Filistin neden yıllardır kendileri gibi aynı mücadeleyi verdiği halde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini neden onamadı? Neden kabul etmediler kuzey Kıbrıs Türk cumhuriyetini? Kabul etmiyorlar diye bir algı var?

FM: Biz nasıl uluslararası kanunların bize uygulanmasını istiyorsak; aynısını Kıbrıs’a da uygulamalarını istiyoruz. Kıbrıs’ta bizim Filistinli 3 bin öğrencimiz var. Orada vatandaşlarımızda var ve her zaman iletişim halindeyiz.

SS: Yanlış anlaşılmasın bu sorular kamuoyunda en çok Filistin’le ilgili algı operasyonu yapan İsrail’in yaymış olduğu konular. Bunları onun için birinci ağızdan duymak istedik. Dünyada Filistin’i temsil eden 3-5 büyükelçilik var ve onlardan biri beyefendi.

FM: Dediğimiz gibi çok yanlışlar var ve propaganda yapıyorlar. Ben bütün sorularınıza açığım.

SS: Bu soruları zannediyorum kimse sormamıştır.

   

FM: Çok mutluyum siz sordunuz ve bende cevap veriyorum.

SS: Kimse cesaret edemiyor bunları sormaya. Ama ben Filistin aşığı biri olarak; bir yara toplumun böyle düşünmesi. Herkese bunu anlatmaktan bıktım.

FM: Bu soruyu sorduğunuz için çok mutluyum.

SS: Savaşa 4 gün ara verildi. Esir takası yapıldı. Yeni takaslar da söz konusu. Netanyahu “Savaş bitmeyecek” diyor ama Takaslardan sonra savaş durur mu? En önemli soru bu. Yaklaşık olarak 30 bin insan öldü. O enkazların altında hem İsrail hem de Filistin tarafından ölü sayısının toplam 50 bini geçtiği söyleniyor. Az bir rakam değil 50 bin insan. Filistin çok ağır bedeller ödemiş bir ülke. Bu savaş durmazsa maalesef 45 km’lik Gazze’nin ucuna kadar insanlar gidecek. Mısır kapılarını kapattı. Bu insanlar nereye gidecek, ne yapacak, kim el uzatacak, birleşmiş milletler ne zaman bu haksızlığa son verecek?

FM: Ne yazık ki uluslararası toplum ve birleşmiş milletler kan dökmeyi ve durdurmayı beceremedi. 46 günde 13 bini geçti şehit sayımız. Şimdi 22 bin şehidimiz var.

SS: Bu bilinen. Ama 3 bin binaların altında ve İsrail tarafında ölenlerle birlikte 50 bin kişi.

FM:  Hastaneler, okullar, her yer %45i harap oldu. Gazze 45 günde çok ağır bir darbe yedi. Ve her şey mahvoldu. Bizler ilk günden beri savaşın durmasını istiyoruz ve masaya oturup siyasi bir çözüm temennimiz. Eminim ki İsrail ne kadar güçlü, ne kadar gelişmiş silahlara sahip olursa olsun; tek çözüm siyasettir. Çözüm iki devletin siyasetidir. Filistin devletinin başkenti Kudüs olarak bütün insanlarla huzur içinde yaşamak.

SS: Bana göre; Amerika’nın tanıması, Kudüs’ü birkaç ülkenin tanıması kimsenin umurunda değil.

FM: Onları kanun dışı görüyoruz ve görmemezlikten geliyoruz. Ve insani yardım başlıyor anlaştılar.

SS: İnşallah devamı gelir.

FM: İki tarafta da değişim olur. 50 İsrailliye karşı 150 Filistinli bırakılacak. Mısırdan Gazze’ye günlük 300 tır geçmesi lazım anlaşmaya göre ve İsrail uçakları Gazze bölgesinde duracak.

SS: 300 tır yeterli mi?

FM: Yeterli değil. Savaştan önce 500 tır geliyordu. Savaştan sonra hiçbir şey kalmadı orada; özellikle tıbbi malzeme ve yiyecek; daha fazla ihtiyacımız oldu.

SS: Son soru. Gazze’deki belirli bir kesim “Bu olaylar Hamas yüzünden oldu. Biz Hamas’ı istemiyoruz. Bu savaşı Hamas başlattı.” diye Gazze’de bir algı var. “Hamas, kendi çıkarları için bu savaşı başlattı” deniyor. Ben Gazze’yi bilen bir insanım, çok gezdim orada. İsrail istemeden oradan kuş uçmaz oraya. Hamas’ın içinde kripto İsrailliler mi var?

FM: Eskisi gibi, şimdi ki gibi, bütün savaşların sebebi İsrail’dir. Hamas 1988 de ortaya çıktı. 1948 den 40 sene sonra Hamas ortaya çıkıyor. İsrail diyor ki “biz Hamas’la savaşıyoruz”. Ama asıl problem bu değil. Filistinlilerin zor günleri başladığında Hamas yoktu. 40 sene boyunca İsrail bize hak verdi mi? Hamas çıkmadan önce bize nasıl davranıyorlardı? Şimdi ki Batı Şeria’da olanın, Gazze’den hiçbir farkı yoktur.  Batı Şeria’da günlük 100-150 kişi gözaltına alınıyor, günlük 10-15 şehidimiz var, günlük 70-80 arasında yaralılarımız var, her gün evleri yıkılıyor, Mescit-i aksa tecavüze uğruyor. Birçok askeri nokta kurup engelliyorlar. Ve her şehri başka bir tarafa ayırıp aynı zamanda hükümetin parasını çalıyorlar. Batı Şeria’da böyle davranıyorlar. Batı Şeria Hamas’ın elinde değil. Asıl konu Hamas’ın yaptıkları değil İsrail’in yaptığı. İsrail uluslararası kanuna uysaydı Hamas ortaya çıkmazdı.

SS: Hayır! Onlar başlattı. İsrail’in savunması Hamas ilk füzeleri attı.

 

FM: Gazze 17 yıldır abluka altında; Gazze açık bir zindan oldu. Ne bekliyor İsrail?  Gazze’de gençler işsiz, umutsuz. Gazze’ye giren bütün her şeyi gözaltına alıyorlar, bakıyorlar, bu girecek bu girmeyecek. Onlar kaç günde bombaladılar? Bütün bu baskılara rağmen bütün bunların sonucunda patladı.

SS: Ateşkeslerden sonra biter mi? Biter mi bu savaş? Biter mi bu acılar? Bu kan durur mu?

FM: Böyle temenni ediyoruz. Elimizden geleni yapıyoruz. Biz geçici olaraktan; kalıcı bir anlaşma yapmak istiyoruz. Bu ateşkesten sona en önemlisi sonra siyasi bir çözüm bulup. Bizim hakkımız olan bağımsızlığı alıp huzur içinde yaşamak istiyoruz.

SS: Sayın büyükelçi; benim doğuramadığım Filistinli çocuklar, onlar benim çocuklarım. İnşallah onların umudu gözyaşı olmaz. Dedelerinin, babalarının ve sizlerin vermiş olduğu bu acı mücadeleyi onlar yaşamazlar. Bizi ağırladığınız için teşekkür ederim.

FM: çok teşekkür ederim.

SS:  tekrar söylüyorum Türkiye benim için önemli. Ben iyi bir Türk milliyetçisiyim. Biz iyi bir medya grubuyuz.  Filistin’le ilgili de dünyanın çeşitli yerlerinde; Filistin pasaportu içerisinde olmaktan da onur duyarım. Teşekkür ederim.

BUSINESS CHANNEL DERGİ 140. SAYISI ÇIKTI

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r