0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, Suriye ve Filistin meselelerine ilişkin tarih kararlarıyla dünya olaylarındaydı. Bugün yapılan oylama, küresel barış ve uluslararası hukuk geleceği için önemli bir dönemç oluştu. İlk olarak, Filistin meselesi üzerine alınan karar, Filistin’in aralıklarla ve toprak bütünlüğünün bir kez daha dünya kamuoyuna sunulduğunu hatırlattı. 151 ülke oyuyla kabul edilen bu karar, 1967 sınırı içerisinde iki devletli çözüm ve Filistin topraklarının İsrail işgalinden kurtarılmasını uluslararası bir sorumluluk olarak destekledi. Ancak bu karar, 11 ülkenin karşı oy kullanmasıyla tartışmalara yol açtı.

Bir diğer önemli gelişme ise Suriye’ye götürüldü. BM Genel Kurulu, Golan Tepeleri’ni Suriye’nin toprak parçası olarak kabul eden bir karara imza attı. Kararda, İsrail’in Golan Tepeleri üzerindeki ilhakı, uluslararası hukuk açısından geçersiz sayıldığı ve İsrail’in bu bölgeden ekildiği vurgulandı. Karar, 123 ülkede bulunurken, bazı ülkelerdeki çekimlerin gösterimini tercih etti ve yalnızca birkaç ülkeyi karşı oy kullandı.

Bu iki karar, Orta Doğu’daki en önemli çatışma ilişkileri uluslararası hukukun önerdiği çözüm önerisini taşıdı. Filistin’in kendi kaderini tayin hakkı ve Suriye’nin toprak bütünlüğü, tüm dünya tarafından bir kez daha teyit edilmiş oldu. Bu kararların hem Filistin halkının hem de Suriye için büyük bir operasyonun gerçekleşebilir olduğu görülüyor.

Birleşmiş Milletler’in bu kararları, İsrail’e karşı yeni bir uluslararası baskı sürecinin kapıları aralanmış oldu. Ancak kararların devam edebilmesi, onun iki tarafının da şüphesiyle karşılandı. Filistin ve Suriye’nin bu kararlarının nasıl kullanılacağı, uluslararası arenada daha fazla girişim girişiminin yolu gibi görünüyor. Kararların, başta İsrail olmak üzere bölgedeki tüm bölgelerdeki birimleri ve ekonomik etkilerinin nasıl şekilleneceği merakla bekleniyor.

Bu gelişme, aynı zamanda uluslararası barış ve güvenlik ortamında da önemli bir dönemeç olabilir. BM, yıllardır devam eden Orta Doğu krizlerine çözüm bulunması için farklı mekanizmalar açılıyor, bu kararlar, hem bölgesel hem de küresel ölçekte yeni bir barış sürecinin başlangıcını işaret ediyor.

Filistin ve Suriye’ye verilen bu destek, sadece birleştirici bir şaka değil, aynı zamanda mevcut uluslararası hukuk ve adaletin bir teminatı olarak görülüyor. Dünya, Filistin’in aralıklı mücadelesinin ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasının sistematik hedeflerinden biri bir kez daha kabul edilmiş oldu.

İlerleyen dönemde, bu kararların uygulanıp uygulanmayacağı ve ne gibi adımlar atılacağı, Orta Doğu’daki tüm oyuncular için büyük önem taşımaya devam edecek. Uluslararası toplumda bu meselelerde nasıl bir yol izleyeceği, hem siyasi hem de insani açıdan kritik bir sınav olacak.