1-) bize biraz kendinizden bahseder misiniz bu işe nasıl başladınız ?
Ben arabulucu& avukat Bilge Canan Yetkin. 1990 yılında İstanbul Beşiktaş da doğdum.
Beşiktaş Lisesinden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi Adalet Meslek Yüksek
Okulu’nu kazandım. Daha sonra dikey geçiş sınavı ile Kocaeli Üniversitesi hukuk fakültesine
devam ettim. 2017 yılında mezun oldum. 1 yıllık stajın ardından 2018 yılından beri aktif
olarak avukatlık yapıyorum. Aynı zamanda arabulucuyum. Ve Kamu hukuku alanında
yüksek lisans öğrencisiyim.
2-) Arabuluculuk nedir ve kimler arabulucu olabilir?
Arabuluculuk, en kısa tanımıyla, dostane yollarla uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Arabulucu
hukuk mezunları tarafından yapılabilen bir meslektir. 5 yıllık kıdem olan hukuk fakültesi
mezunları arabuluculuk temel eğitimini alıp, Adalet Bakanlığı tarafından yapılan arabuluculuk
sınavından yeterli puanı alıp sicile kayıt olduktan sonra arabuluculuk yapabilirler.
Arabulucu kimdir? Arabulucu, sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde
bulunmak amacıyla tarafları bir araya getirerek onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle
çözümlerini kendilerinin üretmesini ve aralarında iletişim sürecinin kurulmasını sağlamaya
çalışan tarafsız ve bağımsız üçüncü kişidir.
Arabulucu, tarafları toplar bir araya getirir onlarının birbirlerini dinleyip anlamasını ve sorunu
nasıl çözülebileceğine dair fikir üretmelerine yardımcı olur bu süreçte karar veren kişi olmaz.
Hatta taraflara herhangi bir çözüm yolu da önermez.
Taraflar uyuşmazlığı kendileri uzlaşarak çözerler. Arabulucu, tarafların aralarındaki asıl
uyuşmazlığı ve menfaatlerini tespit ederek bu konularda tartışmalarını ve çözüm bulmalarını
sağlamaya çalışır. Burada taraflar kendi çözümlerini kendileri üretirler ve bunu yaparken
birbirlerini anlamaya çalışırlar.
3-) Peki arabulucuya ne zaman başvurulur?
a) Karşı tarafla aranızda bir konuda uyuşmazlık çıktıktan sonra arabulucuya gidilebilir.
b) Dava açmadan önce arabulucuya gidebileceğiniz gibi dava açtıktan sonra da arabulucuya
gidebilirsiniz. Yani dava devam ederken de arabuluculuğa başvurmak mümkündür.
Zaten bazı davalarda örneğin işçilik alacakları, işe iade, bazı ticari davalarda, bazı tüketici
davalarında hukuk mahkemelerinde dava açmadan önce arabuluculuk yoluna başvurmak
kanun tarafından zorunlu hale getirilmiştir. Buna zorunlu arabuluculuk diyoruz. Kanun
tarafından zorunlu olmayan durumlarda “ihtiyari arabuluculuk” dediğimiz arabuluculuk türüne
her zaman başvurmak mümkündür.
Tabi şunu belirtmek gerekir. Bütün uyuşmazlıklar ve/veya bütün davalar arabuluculuk
kapsamında değildir. Arabuluculuk ancak tarafların serbest iradeleriyle karar verebilecekleri
konularda mümkündür.
Şuan güncel olan konulardan başlıcaları; kira uyuşmazlıkları ve EYT işçilik alacakları gibi
konularda arabuluculuk yoluyla çözülmesi mümkün iken, ceza davaları vergi davaları gibi
kamu hukukunu ilgilen davalar, velayet davaları bunlar arabuluculuğa elverişli değildir.
4-)Arabuluculuğun ve arabuluculuk yoluyla anlaşma sağlanırsa bunun avantajları
nelerdir ?
Biliyoruz ki taraflar “davalık olduklarında” artık kılıçlar çekilmiş olur. İlişkiler bozulur. Gerginlik
başlar.Ancak arabuluculuk yönteminde sorunlar anlaşmayla çözüleceğinden; iki tarafta
kazanır, tarafların sosyal ve ekonomik ilişkileri varsa ticari ilişkileri devam eder.
Arabuluculuk dava yoluna nazaran çok daha kısa sürede sonuç alınabilen ve daha ekonomik
bir yöntemdir.
Sonuç, tarafların kontrolündedir. Esnek bir yöntemdir. Menfaatler gözetilerek ve korunmaya
çalışarak bir sonuca varılır.
Güvenirlik ve gizlilik önemlidir; taraflar mahkeme önünde konuşamayacakları konuları
arabuluculuk görüşmelerinde rahatlıkla konuşabilirler. Psikolojik açıdan da , mahkeme
sürecine nazaran çok daha az yıpratıcıdır.
Taraflar arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak ve bu süreçten
vazgeçmek konusunda tamamen serbesttir. Anlaşmak gibi bir zorunlulukları da yoktur. Yani
süreç başlatıldı diye illaki anlaşmak zorunluluğu yoktur. Ya da sonuna kadar devam ettirme
zorunluluğu yoktur. Taraflar istedikleri zaman süreci sonlandırabilirler. Bir yaptırımı ya da bir
cezası yoktur.
Arabulucuya başvurmakla dava açma hakkınızı da kaybetmiş olmazsınız. Arabuluculuğu
denersiniz eğer istenilen neticeye ulaşılamazsa taraflar, isterlerse, yine dava açabilirler.
Taraflar arabuluculuk sürecinin sonunda bir anlaşmaya varırlarsa bu anlaşmayı hukuk
mahkemesine ibraz edip, icra edilebilirliğine ilişkin bir şerh verilmesini talep edebilirler. Bu
şerhi içeren anlaşma, ilâm niteliğinde belge sayılır .
5-) verdiğiniz hizmetlerden bahseder misiniz- hizmetlerinizin detaylı anlatımı
İşçi işveren arasındaki uyuşmazlık veya davalarda arabuluculuk veya avukatlık
ile ceza davaları benim en sık çalıştığım alanlardır.
Şuan güncel olan konulardan başlıcaları; kira uyuşmazlıkları ve EYT yani emeklilikte yaşa
takılanlarla ilgili dava ve arabuluculuk yoğunlukta.
EYT sonrası iş sözleşmesi sonlandırmada arabuluculuk yöntemini kullanmalarını tavsiye
ediyorum.
İşten çıkan veya çıkartılan işçi, eyt den faydalandığında tekrar aynı işveren tarafından işe
alınması söz konusu olabilir. Burada aynı zamanda kanundan kaynaklanan %5lik sigorta
primi avantajı var. Bu avantajdan yararlanabilmek için çıkış yapılacak ve tekrar giriş
yapılacak. Çıkış yaptıklarında tazminatlarının sıfırlanmaması için arabuluculuk anlaşmasını
tavsiye ediyoruz. İki taraf açısından da değerlendirelim:
İşçi açısından; işten çıkışta kıdem-ihbar tazminatı, fazla mesai vb. işçilik alacağı olan işçinin
sırf eyt den faydalanmak adına bu haklarını bırakmak istemeyecektir. İşveren açısından da –
özellikle pek çok işçi eyt den faydalanıyorsa- yükümlülüğü fazla olacaktır. Burada menfaatleri
gözetmek ve dengeyi koruyarak meseleyi çözmek arabuluculuk yoluyla mümkün.
Arabuluculuk yoluyla işçi ile işveren anlaştığında mesele dava açılmamak üzere tamamen
kapanmış oluyor. İlişkiler bozulmamış oluyor.
İşveren, çok fazla sayıda işçi işten çıktığında hepsinin tazminatlarını karşılayamayabilir.
Bu durumda işçiye ödenecek tazminatları ve diğer işçilik alacaklarını taksitlendirilebilir veya
ertelenebilir. Arabuluculuk esnek bir yöntem olduğundan taraflar, çözüm yöntemini kendileri
belirlerler.
Böylece yapılan arabuluculuk anlaşması hem işçiyi hem de işvereni koruyacak. İşvereni, bir
daha bu olay karşısına dava olarak gelmeyeceği için koruyacak. İşçiyi ise haklarını alabilmek
için koruyacak.
EYT’nin haricinde örneğin, bir işveren, işçisi ile yollarını ayırmaya karar verdiğinde, bunu
arabuluculuk vasıtası ile yapabilir. Az önceki açıkladığım sonuçlar burada da geçerlidir.
6-) mesleğinizin en zor tarafları nelerdir.
Mesleğimi seviyorum. Avukat müvekkil ilişkisini de seviyorum. Samimiyet ve güven var o
ilişkide. Kişi kendini teslim ediyor.
Bundandır ki mesleğimiz oldukça stresli ve dikkat , özen ve büyük sorumluluk gerektiren bir
meslek. Kalite, üslup, iletişim her zaman dikkat etmememiz gereken konulardır. Biz
hukukçuların üslubuna en çok özen göstermesi gereken kişilerden olduğumuzu
düşünüyorum. “ne kadar bağırırsam o kadar haklıyım değil, ne kadar güzel anlatırsam o
kadar haklıyım.”dır bana göre.
Bu nedenle
İletişiminizin ve anlatım tekniğinizin gelişmiş olması gerekir. Çünkü dilekçe yazarken ayrı bir
dil kullanıyoruz, mahkemede sözlü olarak ifade ederken ayrı bir dil kullanıyoruz bir de
müvekkile anlatırken/bilgi verirken ayrı bir dil kullanıyoruz. Müvekkilimizi bilgilendirme
yükümlülüğümüz var. Bunu yaparken de dilekçe yazarken ya da savunma yapar kendi
kullandığımız hukuki dilden biraz uzaklaşıp “çok da sıradanlaşmadan” uygun bir dille kişinin
anlayacağı bir dille anlatmamız gerekiyor.
Bir de bazı doğru bilinen yanlışlar oluyor. Bir yerden duymuşlar ve doğru olduğunu
düşünüyorlar. ısrarla “bu böyle değil mi” diyorlar. Yanlış ya da eksik bilgi oluyor .
Dava kaybedildiğinde paramızı geri vereceksiniz değil mi? Diye soranlar oluyor. Bir şey
danışabilir miyim diye arayanlar oluyor, danışmanın ücretli olduğunu söylediğimizde bunu
yadırgayanlar oluyor. Bunları açıklamak zorunda kalıyoruz.
Bunun haricinde, avukatlığın yanında -avukatlığa ek olarak-psikolojik danışmanlık ve
rehberlik yapmak zorunda kalıyoruz. Çünkü müvekkil endişeli, üzgün, stresli, tedirgin veya
kırılgan olabiliyor. İçi rahatlasın istiyor, güzel şeyler duymak istiyor. Bazen bir kez duymak
yeterli olmuyor tekrar tekrar duymak istiyor. Pek çok kez aynı soruları soruyor açıklıyoruz,
anlatıyoruz.
Özellikle ceza davalarında, müvekkil tutuklu ise yani cezaevinde ise, yakınları sık sık arayıp
“bir gelişme var mı” diye soruyor. Buradaki o hassasiyeti gözeterek dengeyi ve iletişimi çok
iyi kurmak gerekiyor. Bunlar da işimizin bir parçası.
7-) son olarak izleyicilere neler söylemek istersiniz
Hukuki destek almanın her hal ve şartta fayda sağlayacağını ve hukuki destek almanın
önemli olduğunun tekrar tekrar altını çizmek istiyorum.
GÜNDEM
21 saat önceMEDYA
21 saat önceDÜNYA
21 saat önceMAGAZİN
22 saat önceDÜNYA
22 saat önceDÜNYA
23 saat önceGÜNCEL
23 saat önce